4. Kur’an’ın Hadisleri Neshetmesi
Neshin çeşitlerinden biri de Kur’an’ın hadisleri neshetmesidir. Bu hususta iki görüş vardır.
Birincisi, Rasulullah’ın sünneti, sünnetle neshedildiği gibi, Kur’anla da neshedilmiş olabilir. Nitekim kıblenin Kudüs olması Rasulullah’ın kendi ictihadıyla gerçekleşmiştir. Daha sonra Kâbe’nin olması ayetle sabit olmuş, böylece ayet hadisi neshetmiştir.
Kur’an’ın sünneti neshettiğine diğer bir misal de Rasulullah’ın, Medine’ye göç edecek olan mü’min kadınları müşrik olan kocalarına iade etme şartını Hudeybiye sulhunda kabul etmesi ve bunun şu ayetle neshedilmesidir: “Ey Peygamber! Mü’min kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, hiçbir iyi işte sana karşı gelmemek konusunda sana biat etmek üzere geldikleri zaman, biatlarını kabul et ve onlar için Allah’tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Mümtehine 12)
İkincisi ise; İmam Şafii, Kur’an’ın sünneti neshetmeyeceğini, şayet Kur’an, sünneti neshederse, bunun sünnetle beyan edilmesi gerektiğini, böylece sünnetin Kur’an’la değil sünnetle neshedilmiş olacağını söylemektedir. İmam Şafii’yi buna iten asıl sebep şudur: Şayet Rasulullah (sav)’ın sünnetinin Kur’an tarafından neshedildiğini kabul edilecek olursa, ayetlerin genel ifadelerine dayanılarak birçok sünnetin neshedildiği iddia edilmiş olur. Böylece sünnet şer’i sahadan uzaklaştırılır. Bunun ise, tehlikesi pek büyüktür. Zira Kur’anı bize açıklayan Rasulullah’tır. Onun sünneti bırakılırsa, akli izahlara kalkışılır ve yanlış sonuçlara varılabilir. Mesela; “… Allah alışverişi helal, faizi ise haram kılmıştır…” (Bakara 275) ayetinin genel manası alınır ve “Her türlü alışveriş helaldir, hadislerin beyan ettikleri aldatma içeren alışverişlerin yasaklanması neshedilmiş” denilecek olursa aslında Rasulullah’ın yasakladığı birçok alışverişe cevaz verilmiş olur ki, bu da sakat bir sonuçtur.
Keza, zina eden erkek ve kadından her birine yüzer sopa vurmayı emreden ayetin, evlendikten sonra zina edenlerin recmedilmesi sünnetini neshettiği iddia edilebilinir. Bu ve benzeri birçok misal mevcuttur.
Bu durumda İmam Şafii’nin kuşkusu yerinde bir kuşkudur. Nitekim yaşadığımız dönemde bu tür iddialara çokça rastlanmaktadır. Buna rağmen cumhur’un görüşü daha kuvvetlidir. Kötü niyetlileri önlemek mümkün değildir. İmam Şafii gibi davranılsa da onlar marazlarına başka bir yol bulur onu işletmeye çalışırlar.
5. Hadislerin Kur’an’ı Neshetmeleri
Neshin tartışmalı çeşitlerinden birisi de budur. Bu konuda cumhur ulema Kur’an’ın mütevatir hadislerle neshedilmesi caizdir görüşünü benimsemişlerdir. Çünkü kuvvetlilik bakımından mütevatir hadisler ayetler gibidir. Diğer yandan Kur’an’ın mütevatir olmayan haberi ahad hadislerle neshedilmiş olması mümkün değildir.
İmam Şafii’ye göre ise, Kur’anınmütevatir hadislerle dahi neshedilmesiimkansızdır. Kur’anı ancak Kur’an neshedebilir. Zira nasih ve mensuhun gerçekleşeceğini bildiren ayetler vahye işaret ettiğinden bunu göstermektedir.
İbni Hazm’a göre ise, ayetlerin mütevatir olmayan haberi ahad hadislerle de neshedilmeleri mümkündür. Zira İbniHazm’ın kanaatine göre, sünnetin hepsi kat’idir. Sahih olması şartıyla tesbiti kesindir. Kat’i olan Kur’an’ın, yine kat’i olan sünnetle neshedilmesi mümkündür. Kurtubi İmam Malik’in de aynı görüşte olduğunu söylemektedir. Bununla ilgili de birçok örnek mevcuttur.
6. Sadece Lafzın Neshi: Eğer nassın lafzı ortadan kaldırılır, fakat içerdiği hükmün devam ettiği bildirilirse yalnız lafzın neshi söz konusu olur. Bu türden nesihlere çok ender olarak rastlanmakta ve âlimler arasında tartışmalara yol açmaktadır. Bu nedenle bir iki misal verilmeye çalışılacaktır.
Buhari’de geçen bir hadiste “Eğer Âdemoğlunun iki vadi dolusu malı bulunsa, mutlaka üçüncüsünü ister. Âdemoğlunun boşluğunu ancak toprak doyurur. Allah, tevbe edenin tevbesini kabul eder. “ Bu metin hakkında Ebu Musa El-Eş’ari, Bey b. Kaa’b, Zeyd b. Erkam ve Ebu VahidLeysi bu metnin bir Kur’an ayeti olduğunu, lafzının Kur’an’ın toplanmasından önce kaldırılıp manasının ise, devam ettiğini beyan etmişlerdir. Bunlara göre bu metin sadece lafzı neshedilen ayetlerdendir. Yine Abdullah b. Abbas, bir rivayete göre Ubey b. Kaa’b ve Enes b. Malik bu metni rivayet etmişler ve “Bilemiyoruz ki bu ayet mi, yoksa değil mi demişlerdir. Bunlara göre bu metin, ya lafzı kaldırılıp manası bırakılan bir ayettir veya Rasulullah’ın hadisidir.
Başka bir örnekte “Bizden kavmimize tebliğ edin ki biz, Rabbimizin huzuruna vardık. O bizden razı oldu ve bizi de razı etti.” Buhari Meğazi 28 Enes b. Malik bu hususta Biz bir-i Maune Gazvesinde şehid edilen yetmiş kişi hakkında bu ayeti okuduk. Sonra o kaldırıldı demiştir.
Lafzı neshedilip hükmü baki olan ayetlere en önemli bir misal de evlendikten sonra zina edenin taşlanarak öldürülmesini beyan eden şu recim ayetidir. “Evlenmiş olan erkek veya evlenmiş olan kadın zina edecek olurlarsa, onlardan her birini mutlaka recmedin.”
Haricilerin ve Mutezileden Nazzam’ın dışında bütün İslam ümmeti, İslam’da evlendikten sonra zina edenin cezasının taşlanarak öldürülmek olduğu hakkında ittifak etmişlerdir. Bunun delilleri ise, lafzı neshedilip hükmü kalan ve kendisine recm ayeti denen bu ayet, bu ayetin varlığını bildiren hadis-i şerifler recmin varlığını beyan eden hadisler ve Rasulullah’ın fiilen uyguladığı recm olaylarıdır. Konunun öneminden ve günümüzde özgüvenlerini kaybedenlerin hariciye düşüncesini hortlatmaya çalışmalarından dolayı bu meseleye özetle değineceğiz;
Recm ayetinin lafzını Hz. Ömer ve Abdullah b. Abbas rivayet etmişlerdir. Rivayet şu şekildedir: Korkarım ki, insanların üzerinden uzun zaman geçerde içlerinden birileri çıkar ve der ki: “Ben Allah’ın kitabında recm diye bir şey bulamıyorum.” Böylece insanlar, Allah’ın farzlarından bir farzı bırakarak sapmış olurlar. Dikkat edin. Kişinin evlenmesinden sonra zina etmesi şahitlerle isbat edilir veya zinadan hamile kalınır yahut zina eden itiraf edecek olursa recmetmek haktır ve vardır. Evlenmiş olan erkek veya evlenmiş olan kadın zina edecek olurlarsa, onlardan her birini mutlaka recmedin ayetini bizzat ben okudum. Rasulullah recmetti. Ondan sonra bizler de recmettik.” İbnMaceHudud 9
Yine Hz. Ömer hacdan Medine’ye döndü ve insanlara bir hutbe okudu. Onda şunları söyledi: “….Ey insanlar! Size sünnetler konuldu ve farzlar gönderildi. Artık apaçık bir yol üzere bırakıldınız. Sakın insanları sağa sola saptırmayın. Sakın ha sakın recm ayeti hakkında helâka düşmeyin. Birileri çıkıp da “Biz Allah’ın kitabında zina eden için iki ceza bulamıyoruz” demesin. Zira Rasulullah da recmi uyguladı biz de uyguladık. Canım elinde olan Allah’a yemin olsun ki, insanlar, “Ömer Allah’ın kitabına ilavede bulundu demezler; Ben “Evlenmiş olan erkek veya evlenmiş olan kadın zina edecek olurlarsa, onlardan her birini mutlaka recmedin” ayetini Kur’an’ımın bir kenarına yazardım. Zira biz onu okumuştuk.”
Bu ve buna benzer recm ile ilgili birçok hadis sahih hadis kitaplarında geçmiştir. Fakat bulanık zihinler yine nefislerinin kurbanı olarak kendilerince ihtiyatlı yaklaşarak koskoca İslam tarihini ve İslam alimlerinin fetvalarını hiçe sayarak çeşitli bahanelerle reddetmişlerdir. Meselemiz recm olmadığı için daha fazla ayrıntıya girmeyeceğiz.
7. Hem lafzın hem de hükmün neshi
Bazı ayetlerin hem okunmalarının neshedilipmushafa konulmadıkları, hem de içerdikleri hükümlerin de kaldırıldığı rivayet edilmekte ve bunun da neshin bir şekli olduğu beyan edilmektedir. Hz. Aişe’dennakledile şu metin buna misaldir. Hz. Aişe diyor ki: “Tesbit edilen on kere emmek haram kılar” ifadesi indirilen Kur’an’dandı. Sonra neshedildi. (Müslim Rida 24). Yani süt emziren kadının ve akrabalarının süt emene haram olması için çocuğun en az on defa emmesi gereklikılınmıştı. Sonra bu neshedildi. Evet, neshedilen bu ayetin hem okunması neshedilmiş hem de hükmü kaldırılmıştır. Daha az emme ile süt emme hükmü sabit olmaktadır.
Nasih ve Mensuhu Bilme Yolları
Nasih ve mensuh öncelikle bizzat metnin içinde neshedildiğini beyan eden ifadelerin açıklanmasından anlaşılır. Ya da ravi naklettiği nassın tarihini söylerse, sonraki olayın öncekini neshettiği anlaşılır. Ya da ümmet belli bir hükmün neshedildiğine icma ederse bu yolla da anlaşılır. Şuna dikkat etmek gerekir neshedenin daha sonra inmesi şart ise de Kur’an’da daha sona yerleştirilmiş olması muhtemeldir. Zira ayetlerin Kur’an’a yerleştirilmeleri iniş tarihlerine göre değildir.
Neshi İnkar Etmenin Hükmü
İcma ile kabul edilmiş bir hükmü inkâr etmek veya icma ile belli bir zaman mübah kılınmış ancak daha sonra haramlığı kesinleşmiş bir şeyin hükmünü ya da belli bir zaman haram kılınmış ancak daha sonra mübahlığı kesinleşmiş bir şeyin hükmünü mübah kabul etmemek küfürdür. Hamdi Yazır tefsirinde “Bazı Kur’an ayetlerinde nasih ve mensuh vardır. Ve hilafını iddia zahiri nassı inkâr olur.”
Nesh hakkında anahatlarıyla bahsedilmesi gereken mevzular bunlardır. Bahse değer birçok konu olmakla birlikte bu kadarı ile iktifa etmemiz meselenin anlaşılması açısından yeterlidir.
Nihayetinde cumhur ulemanın, ehl-i sünnet âlimlerinin izinden gitmeye çalışan bizler bu noktada onları takip ederek nesh meselesinde uç nokta olmamayı tercih etmeli ve bu tabiiyeti şeref saymalıyız. Tek başına akıl yürütülerek yapılan tahlillerin bizleri ne gibi uçurumlara dehl-izlere ittiğini görmeliyiz ve meseleye ilmi açıdan yaklaşmamız gerektiğini hatırlamalıyız.
Velhamdulillahirabbilalemin…
Kaynaklar:
Hasan Karakaya – Fıkıh Usulü
Fahrettin Atar – Fıkıh Usulü
İsmail Cerrahoğlu – Tefsir Usulü
Hamdi Yazır – Hak Dini Kur’an Dili
Mustafa Çelik – Tefsir Dersleri
NOT: Bu yazı Genç Birikim Dergisinin Haziran 2014 sayısında Yayımlanmıştır.