Merhum Muhammed Hamidullah, yerinin doldurulması oldukça zor olan 20. asrın en büyük İslam alimlerinden biridir.
Bizler İmam Hatipte iken Muhammed Hamidullah’ın kitapları ile tanıştık. Hamidullah’ın eserleri Müslümanları etkileyen kitapların başında yer almıştır.
Kendisi ile görüşmelerimiz İstanbul Yüksek İslam enstitüsünde öğrenciliğimiz döneminde ve bir yıl boyunca muntazaman İslam fıkıh tarihi üzerine verdiği dersleri vesilesi ile oldu. Böylece derslerini dinlemek ve istifade etmek imkanını bulduk. Onun, hiçbir dersine elinde küçük bir kağıda kaydedilmiş not dahi bulunarak geldiğini görmedim. Tüm derslerini zihninden, kendi mevcut birikiminden anlatırdı. Son derece düzenli, tertipli ve disiplinli biriydi. Ders vakti geldiğinde dersine başlar ve ders süresi bitince de dersini bitirirdi. Ayrıca soru sormak noktasında öğrencilerinin önünü sonuna kadar açan bir hoca idi.
Muhammed Hamidullah’ın Türkçeye ilk tercüme edilen eseri çoğu kimsenin zannettiği gibi “İslam Peygamberi” isimli eseri değildir. “İslam Peygamberi” adlı eseri daha sonraları tercüme edilmiştir. İlk olarak biz onu, merhum Kemal Kuşçu’nun tercümesini yaptığı “İslam’a Giriş” isimli kitabı ile tanıdık. Muhammed Hamidullah’ın doktora tezi el-Vesâiku’s-Siyâsiyye; fıkıh kitaplarında Kitabu’ş Siyer diye bilinen alan ile ilgilidir. Kitabu’s Siyer peygamber efendimizin hayatı ile alakalı kitap demek değildir. Kitabu’s Siyer; İslam’da savaş hukuku ve devletlerarası hukuku konu alan bir fıkıh bölümüdür.
Muhammed Hamidullah’ın Türkçe’ye “İslam’da Devlet İdaresi” olarak tercüme edilen eserinin esas konusu devletlerarası hukuktur. Bu kitaptan Muhammed Hamidullah’ın son derece sabırlı ve titiz çalışmasının çok canlı ve açık örneklerini görüyoruz. Hamidullah, kıvrak zekalı bir ilim adamı olarak eski fıkhi metinleri büyük bir hassasiyetle değerlendirmiş ve günümüze taşımıştır.
İslam Peygamberi kitabı herkesin bildiği gibi iki kısımdan meydana geliyor. Birinci kısımda Peygamber Efendimizin hayatını anlatır, ikinci kısımda ise Peygamber Efendimizin eserini anlatır. Kanaatimce birinci kısım klasik bir siyer kitabı olarak görülürse ikinci kısmı ise sonraları Fıkhu’s Sire olarak adlandırılan ve bildiğim kadarı ile ilk örneğini İbn Kayyım el Cevziyye’nin Zadul Mead’in de gördüğümüz tarz da bir eser olarak mütalaa etmek mümkündür. Bu yönüyle Peygamber Efendimizin hayatına dair yazdığı o muhteşem eserinin ikinci kısmı daha değerli ve benzeri daha az bulunur bir kitaptır.
Birinci kısmını da bir siyer olarak tetkik etmek lazım. Hatta bazen – katılırsınız ya da katılmazsınız – ezber bozan görüşleri olmuştur. Muhammed Hamidullah bu görüşlerini ifade ederken ilmi esasları hiçbir şekilde göz ardı etmemiştir. Yani Hamidullah’ın, herhangi bir ilmi esasa dayanmaksızın “ben bunu uygun görmüyorum” şeklinde söylediği hiçbir kanaat olmamıştır. Muhammed Hamidullah, söylediklerini ilmi kaynağına dayandırarak ifade eden bir alim edası ile karşımıza çıkmıştır.
Merhum Muhammed Hamidullah, oryantalistlerin hatalarını bulup ortaya çıkarmasından korktukları İslam dünyasının en önde ilim adamlarındandır. Onun çağdaşı oryantalistlerin Muhammed Hamidullah’ı hesaba katmadan, özellikle onun ihtisas alanı ile alakalı konularda tek bir satır yazdıklarını zannetmiyorum.
Muhammed Hamidullah ömrünü çok bereketli değerlendirdi ve İslam dünyası için gerçekten benzeri çapta başkalarının armağan etme imkânını zor bulabilecekleri büyük eserler bıraktı. Cenab-ı Allah’tan kendisine gani gani rahmet etmesini bu vesile ile niyaz ederim. Türkçe olarak neşredilen külliyatını da Türkçe açısından büyük bir kazanım olduğunu bilmemiz gerekir. Özellikle genç araştırmacılara ve fikri olarak ilgilenenlere, büyük bir zenginlik bulacakları eserlerine müracaat etmelerini ve çok iyi bir şekilde eserlerinden yararlanmalarını tavsiye ederim.