Hiç Düşündük mü Acaba?
Arşiv Genel Yazarlar

Hiç Düşündük mü Acaba?

Dünyada yaşadık, çalıştık, didindik; ev aldık, araba aldık, iyi yaşamaya çalıştık ve ömrümüz son buldu. Kendimizi, toprağın altında bulduk. Bize ne sorulacak? Kısaca şu sorulacak: “Kimin emirlerine boyun eğdin, kimin sistemine uydun, kimin peşinden gittin?” Yani “Allah’ın emirlerine göre mi yaşadın yoksa insan aklından çıkan emirlere göre mi yaşadın?” denildiğinde ne demeyi düşünüyorsak ona göre yaşayalım. Bakın Rabbimiz ne diyor: “Sonra seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma” (Casiye, 18).
Ahirette, Allah’ın şeriatına göre hesap vereceğiz. Allah’ın emirlerine kulak tıkamak, şeriatı asmak kesmek zannetmek, insanın nereye gittiğini bilmemesiyle sonuçlanır. Nereye gittiğimizin farkında mıyız? Altmış-yetmiş yıllık hayat, belki de daha erken bitecek. Öyleyse neyin peşinden gittiğimize dikkat edelim. Şunu, hiç düşündük mü acaba? Unutmayalım ki ahirette Allah’ın şeriatına göre, Allah’ın kurallarına göre hesap vereceğiz.
Sonbaharda dökülen yapraklar gibi, saat gibi çalışan kalbimiz bir gün küt diye duracak ve yaşadığımız ömrün, aldığımız üç beş ton havanın hesabını vermek için Allah’ın huzuruna gideceğiz. O yüzden hesabını vereceğimiz işler yaparsak, Allah’ı razı edecek işler yaparsak, Allah’ın yasaklarından sakınırsak o zaman kurtuluşa erenlerden oluruz.
Tüm Müslümanlar cennete gitmeyi hesap ediyor. “İnşallah öyle olur” diyoruz, öyle de temenni ediyoruz. Namaz kılmamak, Allah’ın emirlerine karşı gelmek, Allah’ın yanında saf tutmayı bırakıp şeytanın yanında saf tutmak, çalışmadan para kazanmaya benzer. Çalışmadan para kazanmak da ya hırsızlıkla olur ya da birilerini aldatarak olur. Bu şekilde bir yol izlemenin sonunda ise hüsran bir görüntü olacaktır. Acaba namaz kılmayanlar, oruç tutmayanlar, Allah’ın yasakladığı haramları helâl gibi görenler, hiç mi düşünmüyorlar? “Bu gidiş, bizim sonumuz olur, bizi iyi yere götürmez, bizi helak edecek bu sondan kurtulmak gerekir” diye düşünme ve akletme gayretine girmiyorlar mı acaba? Rabbimiz, ayetinde şöyle buyurmaktadır:
“Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ve gündüzün peşi sıra yer değiştirmesinde, insanlara fayda sağlayarak denizde yüzen gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirdiği ve ölümünden sonra yeryüzünü kendisiyle canlandırdığı suda, orada yaydığı farklı türdeki her bir canlıda, rüzgârların çevrilip yönlendirilmesinde, gök ve yer arasında emre amade kılınmış olan bulutlarda akledenler için (üzerinde düşünülüp, bunları yapanın tek ilah olduğu ve kulluğun yalnızca O’na yapılması gerektiğine dair) deliller vardır” (Bakara, 164).
Açık ve net ayetlere ve hadislere kulak tıkayan o kadar çok insan var ki bir inat uğruna kör, sağır ve dilsiz yaşamaktalar. Rabbimiz, başka bir ayetinde de şöyle buyurmaktadır: “Onlar, Kur´an´ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?” (Muhammed, 24).
Müslümanlar, artık düşünmeyi, sadece ve sadece dünyalık konularda kullanıyorlar. Nasıl para kazanılır, nasıl araba alınır, nasıl iyi bir makam ve mevkiye gelinir, gibi düşünceler… Kur’an’ı düşünmeye, sünneti düşünmeye bırakın zaman ayırmayı öyle bir planları, düşünceleri de yok. Kur’an, sadece cenazelerde ve hastalık halinde kullanılan bir kitap halini aldı. Yaşam rehberimiz Kur’an-ı Kerim mahsun kaldı, Müslümanlar tarafından terk edildi ama ebedi hayatta bu terkedilmenin bir bedeli, bir cezası olacaktır, bu da unutulmamalıdır. Rabbimiz, ayetinde şöyle buyurmaktadır:
“Bunun sebebi; onların, Allah’ın indirdiğinden hoşlanmayanlara: Bazı hususlarda size itaat edeceğiz, demeleridir. Oysa Allah, onların gizlediklerini biliyor” (Muhammed, 26).
Nitekim münafıklar; Allah’ın kurallarını beğenmezler, İslam’ın kuralları onları hoşnut etmez. Beşeri tağuti sistemlerin mimarlarıdır bunlar. Müslümanlar da münafıkların peşine takılıp gitmiş durumda. Kur’an’a, Peygambere dil uzatır İslam düşmanları, İslam’la alay ederler. “Müslümanım” diyenlerin ise kılları kıpırdamaz ama tağutlar için kendilerini yıpratırlar. Hiç düşünmezler mi acaba tağutların, Allah’a başkaldıranların yeri cehennemdir, diye. Rabbimiz, ayetinde şöyle buyurmaktadır:
“O küfredenler, bölük halinde cehenneme sürülür. Nihayet oraya geldikleri zaman kapıları açılır, bekçileri onlara: ‘Size, içinizden Rabbinizin âyetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler gelmedi mi?’ derler. ‘Evet, geldi’ derler ama azap sözü kâfirlerin üzerine hak olmuştur. Onlara: ‘İçinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin; kibirlenenlerin yeri ne kötü!’ denilir” (Zümer, 71-72).
Cehennem azabından korkmadan, düşünmeden hareket edenler, ayette belirtildiği üzere cehenneme sürülecektir, kâfirler ve günahkâr Müslümanlar. Hâlbuki Rabbimiz, başka bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:
“And olsun biz, Kur´an´ı, öğüt almak için kolaylaştırdık. O halde düşünüp ibret alan yok mu?” (Kamer, 40).
Kur’an biraz araştırılsa, biraz gayret gösterilse Peygamber Efendimizin (sas) sünnetleri biraz uygulansa elbette doğruya ulaşılacaktır. Kur’an’dan habersiz, sünneten habersiz bir hayat, kişiyi sürekli yanlış yollara itecektir. Yani adam ticaret yapacak, para kazanmak için her şeyi mübah görecektir. Borsayı, bankalarla çalışmayı, yalan söylemeyi, sahtekârlığı, beşeri sistemleri vs. hepsini normal karşılayacaktır. Diyeceği tek şey, şu olacaktır: “Para gelsin de nerden gelirse gelsin.” Hâlbuki bir düşünse her şey daha güzel olacaktır. Araba alırken düşünen Müslüman, ev alırken, çamaşır makinesi alırken, bulaşık makinesi alırken, giyim kuşam alırken, tabak çanak alırken düşünüp araştırma yapan Müslüman; dine gelince Kur’an’ın kapağını dahi açmayan Müslüman, “Biz bilemeyiz dini konuları” diyen yine Müslüman, Peygamberin sünnetini beğenmeyen, devre dışı bırakan yine Müslüman…
Arızalı makineyi kulansak, bir iki gün sonra çalışmaz hale gelecektir. Bakıma girmeyen arabayı kullansak, eninde sonunda bizi yolda bırakacaktır. Çürük binadan ev alsak, bir gün aniden yıkılacaktır. Kaliteli elbise almazsak çabuk eskiyecektir. Nitekim kaliteli Müslüman olmazsak, dinimizi öğrenme gayretine girmezsek, Peygamberin hayatına kafa yormazsak, cehenneme doğru bir gün yuvarlanıp gideriz, ayağımız kayıverir. Düşüncesiz yaşamın hesabı ağır olur ve hiç kimse de bizi kurtaramaz. Bizler, Allah’ı razı etmek için çalışmalıyız. Bakınız Rabbimiz, ayetinde şöyle buyurmaktadır:
“Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevk edilir, oraya varıp da kapıları açıldığında bekçileri onlara: Selam size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedî kalmak üzere girin buraya, derler. Onlar: ‘Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi, dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna vâris kılan Allah´a hamdolsun. İyi amelde bulunanların mükâfatı ne güzelmiş!’ derler” (Zümer, 73-74).
Allah’ı razı edip cennet yolunu tutmalıyız. Düşünmeden İslam’ı yaşayamayız, yaşayamadığımız İslam da bizi cennete götürmeyecektir. Rabbimiz, ayetinde şöyle buyurmaktadır:
“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akıl sahipleri için (Allah’ın birliğine, yüce kudretine delâlet eden) âyetler vardır. Onlar ki ayakta iken, otururken, yanları üzerine yatarkan Allah’ı zikrederler, göklerle yerin yaratılışını düşünürler de, ‘Rabbimiz, bunu boş yere yaratmadın, sen (tüm kusurlardan) münezzehsin, bizi cehennem azabından koru’ derler” (Âl-i İmrân, 190-191).
Efendimiz (sas) de bir hadisinde şöyle buyurmaktadır:
“Ölümü çokça hatırlayın! Çünkü ölümü hatırlamak, (insanı) günahlardan arındırır, dünyaya karşı zâhid kılar. Eğer zenginken ölümü düşünürseniz, sizi zenginliğin âfetlerinden korur. Fakirken tefekkür ederseniz, hayatınızdan memnun olmanızı sağlar” (Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, I, 47).
Nitekim ölümü hatırlamak; bizi, günah işlemekten alıkoyar ve günahlardan uzak durdukça cennete bir adım daha yaklaşırız. Rabbim, bizleri, günahlardan sakınan ve düşünerek hareket eden Müslümanlardan eylesin. Düşüncesiz davranıp hüsrana uğrayanlardan eylemesin. Velhamdu lillahi Rabbil âlemin.
Emrah DOĞRU

GRUBA KATIL