Gerçek Gayemiz Ubudiyyet
Arşiv Genel Yazarlar

Gerçek Gayemiz Ubudiyyet

Gerçek gayemizi öğrenmek için Allah (cc), bize akıl vermiş. Öyle ya, bunu anlamadan nasıl öğrenilecek bu. Peki, nasıl öğreneceğiz ve nereden? Bunu Kur’an-ı azimde rabbimiz bize bildirmiştir:

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ

“Ben; cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler, diye yarattım.”

Bakın burada illa إلا geçiyor ‘sadece’ demek yani başka bir şey için değil, doğru anlayalım. Gerçek gaye, kulluk. Peki, niye yapamıyoruz? Ya yapmıyoruz ya da yapanlar, huşulu veya şuurlu değil. Demek ki bir sıkıntı var, bunu sorgulamamız lazım. Namazı düşünelim, kulluğun en büyük özelliklerinden biri ve çoğumuz kılıyoruz. Peki, kıldığımız namaz bizi neden değiştirmiyor? Ankebut 45. ayete göre bizi değiştirmesi lazım. Yanlış yerden başlanıyor kulluk anlatılmaya, nebevi metottan yoksun. Mesela önce kime kulluk yapmamız gerekir, mabud kimdir; bunları sormak, bunları öğrenmek ve öğretmek yerine; gel, işte namaz kaç rekat, oruç kaç gün, abdest nasıl alınır… Sanırım yerler karıştırılıyor. İlk olarak mabudu yani kime ibadet edeceğimizi bilmemiz lazım. İman eksikliği var, ilk olarak bunu tespit etmek lazım. Mesela hastanede yangın çıktı; doktorlar, hastalara kalkın, yangın çıktı, koşun, canınızı kurtarın, diyor. Onlar da biliyor yangın çıktığını fakat felçliler kalkamıyor. İşte ne yapmak lazım, öncelikle bu felci veya hastalığı tedavi etmek lazım. İman problemi var maalesef bizde, değerli kardeşlerim! Öncelikle bunu tedavi etmemiz lazım. Burada hepimize sorumluluk düşüyor. İlk olarak ilim öğrenmek lazım, bu sorunun üstesinden gelebilmek için.

اِنَّمَا يَخْشَى اللّٰهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمٰٓؤُ۬اۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ غَفُورٌ

“Allah’ın kulları arasında ondan korkan, ancak bilginlerdir. Doğrusu Allah güçlüdür, bağışlayandır.” (Fatır 28)

İlmi şöyle tasnif edebiliriz:

1- Kesin Bilgi:  Mesela uzaktan bir duman gördük. Bu nedir, deriz. Orada ateş vardır. Duman varsa ateş vardır. Bu, yakın ilmi . Yakına gittin, o ateşi gördün, bu ne oluyor, ayne’l-yakin oluyor. Sonra gerçek yakın… Gittin, ateşi gördün, dokundun, hissettin, işte bu da hakke’l-yakindır.

2- Amel yani o öğrenilen ilmi yoğurmak, hayata geçirmek, pişirmek, sevgi beslemek. Çünkü ilim ve amel ayrılmaz ikilidir. Allah azze ve celle hep beraber zikrediyor Kuran’da. Hatta amelinde salih olması lazım, yani ıslah edilmiş güzel, temiz, şirk bulaşmamış bir amel olması gerekir.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

١﴾ وَالْعَصْرِۙ ﴿٢﴾ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ي خُسْرٍۙ ﴿٣﴾ اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ

Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.

1- Asr´a yemin olsun ki

2- İnsan mutlaka bir ziyandadır.

3- Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır. Çünkü İslamiyyet bu hususta sayılamayacak kadar çok emir veriyor ve Peygamberimiz, “İlim öğrenmek kadın, erkek her Müslüman’a farzdır.” buyuruyor. (İbn-i Mace) Bu konularda çaba sarf etmek gerekiyor.

Kulluğun analizini yapabilmek için, nebevi metoda başvurmanız gerekir. Bakın Peygamberimiz (sav) ilk olarak içkiyi bırakın, haramları işlemeyin, demedi. İlk olarak malumumuzdur ki 13 sene tevhidi, iman hakikatlerini anlattı, Allah’ı tanıttı. Bu yerleştikten sonra zaten haramlar kendiliğinden izale oluyor. Sözün özü, iman yerleştikten sonra şuurlu bir kulluk ortaya çıkıyor.

Selam hidayete tabi olanlara olsun.

Mehmet Can Giyik

GRUBA KATIL