Dram dolu ve insanın iç dünyasına hitap eden dizi ve filmler peş peşe çekiliyor. Kadro iyi. Teknoloji iyi. Görseli kullanma sanatı iyi. Ama kendinizi kaptırdığınızda bilinçaltınıza öyle şeyler işleniyor ki farkında olmadan o dili kullanıyor ve o renge bürünüyorsunuz.
Benim gençlik dönemimdeki Yeşilçam filmlerinde işlenen yoğunluklu konu; genelevden kız çıkarma idi. Filmin jön delikanlısı, bir genelev çalışanına âşık olur. Aradan zaman geçer… O kadın, yağmurlu bir havada ağlaya ağlaya banyosunu yapar… Sabah olur… Ucube bir şekilde başını örter ve bir türbeye gider… Bir ney taksimi. Aklanır, paklanır ve beyaz gelinlik içinde gelin olur… Senaryolar aynı… Mekanlar aynı… Oyuncular farklı.
Bunu neden anlattım? O dönemde çalıştığım iş yerinde bir arkadaş vardı. Yaşı on dört. Adı bayram. Bana bir gün dedi ki: Hasan, ben bir genelev çalışanı ile evlenmek istiyorum. Evet, yaşı on dörttü ama bilinçaltı işleme çalışmaları, toplumun en azından bir kısmında karşılığını bulmuştu.
Beni bağlayacak, kendine esir edecek şeylerden hoşlanmam. TV dizilerini de bu bağlamda görür ve takipçisi olmam. Ama bu konu aklıma gelince en azından fragmanlarına bir göz atma gereği duydum. Şimdi işlenen konuların da o zamanın filmlerindekilerden çok farkı yokmuş meğer. O dönem, tek kanallı TV olgusundan dolayı ve teknolojik alt yapı eksikliğinden böyle bir dizi furyası yoktu. O dönemin Yeşilçam film konularını şimdi diziler almış. Evliliğe karşı, seviyeli ilişkilerle harmanlanmış(?!) ne yaparsan yap ama kalbin bana kalsın’lı bilinçaltına işlenen konular. (Bir kilo da ondan koy der gibi) mekânlar, yine çok şatafatlı. Eğlenceler yine akmakta. Acaba bilinçaltı çalışmaları, bu sefer de başarılı olur mu diye düşündüm bir an? Ve toplumu gözlemleme gereği duydum. Sonuç mu? Çok başarılı. Bizi, oturup hüngür hüngür ağlatacak kadar başarılı.
Peki, bu bilinçaltı çalışmalarına karşı bizim bilim adamlarımız, akademisyenlerimiz veya kim derseniz deyin ne yapmışlar: Evden hangi ayakla çıkılır? Ne tarafımıza yatılır? Ya da özüne inmeden masalımsı tatta anlatılan kıssalar…
Bir gençliği kaybederken dünyalığımızı kazanmışız. Afiyet olsun baylar bayanlar…
Hasan TAHSİN